Adli kontrol tedbiri, Ceza Muhakemesi Kanunu (“CMK”) 109 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Bu tedbir, suç şüphesi bulunan kişilere yönelik olarak, tutuklama yerine uygulanan bir önlem olarak öngörülmüştür.
CMK 109/1 maddesinde adli kontrol, "Bir suç sebebiyle yürütülen soruşturmada, tutuklama sebeplerinin varlığı halinde, şüphelinin tutuklanması yerine adli kontrol altına alınmasına karar verilebilir." şeklinde tanımlanmıştır. Ayrıca, tutuklama yasağı öngörülen hallerde de adli kontrol uygulanabilecektir (CMK 109/2).
CMK 110/1 maddesine göre, adli kontrol kararı Cumhuriyet savcısının talebi ve sulh ceza hâkiminin kararı ile uygulanır. Hâkim, adli kontrolün içeriğini değiştirme, yeni yükümlülükler ekleme veya bazı yükümlülüklerden geçici olarak muaf tutma yetkisine sahiptir (CMK 110/2).
Adli kontrol tedbiri sadece soruşturma evresinde değil, kovuşturma evresinde de uygulanabilir (CMK 110/3). Adli kontrol süreleri, işin niteliğine göre değişir ve en fazla üç yıla kadar uygulanabilir. Ayrıca, çocuklar için bu süreler yarı oranında belirlenmiştir (CMK 110/A).
Adli kontrol yükümlülüklerini yerine getirmeyen şüpheli veya sanık hakkında, yetkili yargı mercii derhal tutuklama kararı verebilir (CMK 112).
CMK 109/3 maddesinde adli kontrol altında bulunan kişilerin yerine getirmesi gereken yükümlülükler sıralanmıştır. Bunlar arasında;
Bu yükümlülüklerin ihlali, adli kontrol altındaki kişinin tutuklanmasına neden olabilir.
CMK 109/6 maddesi gereği, adli kontrol altında geçen süreler, cezadan mahsup edilmez. Ancak konutunu terk etmeme ve bağımlılıklara yönelik tedavi gibi özel durumlarda bu süreler cezadan mahsup edilir.
CMK 109/4 maddesinde, özel durumdaki kişiler için adli kontrol tedbiri uygulanması gerektiği belirtilmiştir. Özellikle ağır hastalık, engellilik veya doğum yapmış kadınlar gibi durumlar, tutuklama yerine adli kontrol altına alınmalarını gerektirebilir.
Geçmez Hukuk Bürosu