Arabulucunun Yükümlülükleri
Gerek HUAK kapsamında gerekse de 6356 sayılı STİSK kapsamında görevlendirilen arabulucunun görevlerinden başka bazı yükümlülükleri de vardır. Bu yükümlülükler; arabuluculuk kurumunun düzgün bir şekilde işleyebilmesi, arabulucuların görevlerini savsaklamadan ve kötüye kullan-madan yerine getirmeleri için öngörülmüştür . Arabuluculuk sisteminin başarıya ulaşması için bu detaylar oldukça önemlidir.
Arabulucuların kamu hizmeti yürütüyor olmalarının getirdiği birtakım haklar olduğu gibi yükümlülükler de vardır. Kurallara riayet etmeyen ara-bulucu bir takım hukuki, cezai ve disiplin yaptırımları ile karşılaşabilir.
Hüküm Vermekten Çekinme Yükümlülüğü
Arabulucunun temel görevinin tarafları bir araya getirip onlara kendi çözüm yollarını üretip, tarafların anlaşmalarını sağlamak olduğunu belirt-miştik.
Arabuluculuğun amacı ile asla bağdaşmayan bir husus olan taraflar ara-sındaki uyuşmazlık hakkında hüküm vermek veya haklı ve haksız tarafı belirlemek asla arabuluculuğun amacı ve arabulucunun görevi değildir . Bu nedenle arabulucu, uyuşmazlık hakkında hüküm bildiren görüşlerden kaçınacaktır. Bu durum arabulucunun tarafsızlığına gölge düşürmemesi ve arabuluculuk müessesesinin temel amacı açısından oldukça önemlidir. Ta-raflar eğer üçüncü kişinin karar vermesini bekleselerdi tahkim veya yargı yoluna giderlerdi. Kısacası, yukarıda da değindiğimiz üzere alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinin amaçlarından birisi de tarafları memnun etmektir. Bu nedenle taraflardan birini memnun etmeyen kararlar ile karşı karşıya bırakılmamaları gerekmektedir. Bunun yerine tarafların her ikisini de memnun edecek bir orta yol olarak kendi çözümlerini üretmelerini sağ-lamak esas amaçtır. Dolayısıyla arabulucu taraflar arasındaki uyuşmazlık hakkında her durumda hüküm vermekten ve hüküm bildiren cümleler kul-lanmaktan kaçınmalıdır .
Tarafsız Kalma ve Davranma Yükümlülüğü
Arabuluculuk kurumunun başarılı olabilmesi için arabulucuya güven oldukça önemlidir. Bu güvenin sağlanması için arabulucu, görevi sırasında veya öncesinde tarafsızlığını şüpheye düşürecek her türlü davranıştan uzak durmalıdır. Dolayısıyla taraflardan hediye almak, taraflardan biriyle yemeğe çıkmak gibi hareketlerden kaçınmalıdır .
HUAK m.9’da “Görevin özenle ve tarafsız biçimde yerine getirilmesi” başlığı altında “Arabulucu görevini özenle, tarafsız bir biçimde ve şahsen yerine getirir.” Maddesi ile hüküm altına alınmıştır. HUAKY madde 11'de; “arabulucunun görevini özenle, tarafsız ve bizzat yerine getirmesi gerektiği” hüküm altına alınmıştır. Ayrıca HMK madde 34'te düzenlenen hâkimin yasaklılık halleri gibi arabulucu da tarafsızlığından şüphe duyulacak haller-de görevden bizzat çekinmesi gerekmektedir . Tarafsızlık unsuru, güvenin sağlanması açısından büyük önem arz etmektedir.
Eşit Davranma Yükümlülüğü
Arabulucu görevi sırasında objektif davranmalı ve taraflara eşit şekilde yaklaşmalıdır . Arabulucunun taraflara eşit davranması, taraflara yapılan müzakereler ve uyuşmazlık sürecinin tamamında eşit şekilde yaklaşması ve söz hakkı vermesi anlamına gelir . Anayasa’nın 10’uncu maddesinde yer alan “herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mez-hep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.” İfadesi burada gözetilmelidir. Tarafların aynı konum ve özelliklerde oldu-ğunu unutulmamalıdır. Aksi durumda arabuluculuk açısından birçok sorun doğabilir . HUAK’ın 3’üncü maddesinde “Arabulucu, taraflar arasında eşitliği gözetmekle yükümlüdür.” denilerek eşitlik hüküm altına alınmıştır.
Aydınlatma ve Görevi Bizzat Yerine Getirme Yükümlülüğü
Arabuluculuğu kati surette anlaşma olmadığını hatırlamakta fayda var. Arabuluculuk yalnızca tarafların birbirlerini anlamalarını ve dinlemelerini sağlamak, tarafları aydınlatmak ve onlara alternatif yollar ve öneriler sun-mak suretiyle ikna etmeye çalışmaktır .
HUAK’ın 11’inci maddesinin birinci fıkrasına göre; “Arabulucu, ara-buluculuk faaliyetinin başında, tarafları arabuluculuğun esasları, süreci ve sonuçları hakkında gerektiği gibi aydınlatmakla yükümlüdü.”. Buna göre; oturumun başında taraflar, arabuluculuk müessesesi ve faydaları hakkında da aydınlatmalıdır .
HUAK Yönetmeliği’nin 14’üncü maddesinin 1’inci fıkrasına göre, arabulucu bu aydınlatma ödevini "şahsen ve doğrudan" yerine getirmelidir. Uygulamada stajyer veya sekretere yaptırılmaya çalışılan bu husus katiyen yasak ve sorumluluğu doğurmakla beraber, arabulucu bu görevi bizzat ye-rine getirmelidir . Kısaca, arabulucu almış olduğu eğitim, kişisel özellikleri ve yeterliliği gereği seçilmiş olduğu unutulmamalı, arabulucunun yerine başka bir arabulucunun gelmesi dahi tarafların arabulucu seçiminde anlaş-malarının anlamını kaybetmesine yol açacağı düşünülmeli ve arabuluculuk sürecinin başarıya ulaşmasında arabulucunun kişisel özelliklerinin bizzat önemi olduğu hatırlanmalıdır. Arabulucu mazeretli olması durumunda da bu mazereti taraflara bildirmeli ve uygun olduğunda görüşmeleri gerçekleş-tirmelidir .
Sır Saklama ve Tanıklıktan Çekinme Yükümlülüğü
Arabuluculuk sisteminin yargılamaya göre en büyük avantajlarından ve tercih sebeplerinden biri gizlilik ilkesidir. Bu ilkeye aşağıda arabuluculuğun temel ilkeleri kısmında daha detaylı değineceğiz. HUAK’ın 4’üncü madde-sine göre, “tarafların aksini kararlaştırmadığı müddetçe arabulucu da arabuluculuk faaliyeti çerçevesinde kendisine sunulan veya diğer bir şekilde elde ettiği bilgi ve belgeler ile diğer kayıtları gizli tutmakla yükümlüdür” demek suretiyle gizlilik ve güven hususuna önem verilmiştir .
Arabulucu taraflara arabuluculuğun en başında arabuluculuk sistemi hakkında bilgi verirken, ortamdaki samimiyeti ve güveni dengelemek için gizlilik ilkesi ve bilgi ve belgelerin saklı tutulması yükümlülüğü hakkında bilgi vermelidir . Bu husus taraflarca da tarafların sorumluluğu ve ileride karşılaşabilecekleri yaptırımlar nedeniyle hatırlatılmalıdır.
Arabulucu, süreçte öğrendiği veya elde ettiği bilgiler ile ilerde taraflar-dan biri veya her ikisi arasında oluşabilecek ve yargı yolu ile çözülebilecek uyuşmazlıklar için tanıklıktan çekinmelidir. Bu husus arabuluculuğun gizli-lik prensibinin korunması için önemlidir. Bu durum HUAK’ın 5’inci mad-desi ile güvence altına alınmıştır. Söz konusu maddenin birinci fıkrası şu şekildedir:
"Taraflar, arabulucu veya arabuluculuğa katılanlar da dâhil üçüncü bir kişi, uyuşmazlıkla ilgili olarak hukuk davası açıldığında yahut tah-kim yoluna başvurulduğunda, aşağıdaki beyan veya belgeleri delil olarak ileri süremez ve bunlar hakkında tanıklık yapamaz:
a) Taraflarca yapılan arabuluculuk daveti veya bir tarafın arabuluculuk faaliyetine katılma isteği.
b) Uyuşmazlığın arabuluculuk yolu ile sona erdirilmesi için ta-raflarca ileri sürülen görüşler ve teklifler.
c) Arabuluculuk faaliyeti esnasında, taraflarca ileri sürülen öneriler veya herhangi bir vakıa veya iddianın kabulü.
ç) Sadece arabuluculuk faaliyeti dolayısıyla hazırlanan belge-ler."
Arabulucu bu süreçle ilgili olarak tanıklık yapamayacağı gibi taraflar veya sürece katılan tarafların vekilleri gibi üçüncü şahıslar da bu hususlar hakkında tanıklık yapamayacaklardır.
Oğuz’a göre;
“Taraflar arabuluculukta ortaya konan belgeleri de kendileri sunmadıkları takdirde veya yalnızca kendilerinin elde edebile-ceği nitelikte değilse delil olarak ortaya koyamayacaklardır. Ancak bu belgeler ortaya koyan tarafın kendisinde bulunan ve-ya arabuluculuk sürecinden önce elde edilmiş belgeler ise bun-ların delil olarak sunulmasında herhangi bir sakınca bulun-mamaktadır ”.
Bu husus kanunun gerekçesinde de belirtilmiştir .
HUAK’ın 5’inci maddesinin 3’üncü fıkrasına göre de; “…Bu beyan veya belgeler, birinci fıkrada öngörülenin aksine, delil olarak sunulmuş olsa dahi hükme esas alınamaz.” Denilmek suretiyle bu belgelerin hükme esas alınamayacağını belirtmiştir. Ayrıca HUAK’ın 5’inci maddesinin 4’üncü fıkrası ile de gizlilik ilkesinin içeriği so-mutlaştırılarak uygulamada ortaya çıkabilecek sorunların önüne ge-çilmeye çalışılmıştır .