Asliye hukuk mahkemeleri, özel hukuk alanındaki anlaşmazlıkları çözme yetkisine sahip birincil yargı organlarıdır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 2. maddesine göre bu mahkemeler, her adliye bölgesinde bulunması gereken, tek yargıçla hizmet veren zorunlu mahkemeler arasında yer alır (5235 sayılı Kanun m.5).
Özel hukuk anlaşmazlıklarını ele alan mahkemeler temel olarak üç kategoriye ayrılır:
1) Asliye Hukuk Mahkemesi
2) Sulh Hukuk Mahkemesi
3) Özel Mahkemeler (Asliye Ticaret Mahkemesi, Tüketici Mahkemesi, Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi, Aile Mahkemesi, Kadastro Mahkemesi, İş Mahkemesi gibi.)
Asliye hukuk mahkemeleri ile sulh hukuk mahkemeleri, özel hukuk anlaşmazlıklarını çözmekle yükümlü temel mahkemelerdir. Asliye hukuk mahkemeleri genel görevli olup, sulh hukuk mahkemeleri ise belirli istisnai durumlar için görevlendirilmiştir. Sulh hukuk mahkemesinin yetkisi dışında kalan tüm dava ve işler, özel bir kanun hükmü aksi belirtilmedikçe, asliye hukuk mahkemelerinde görülür. Belirli bir anlaşmazlık türü için kanun tarafından özel bir mahkeme görevlendirilmişse, o anlaşmazlığın çözümü için o mahkeme yetkilidir.
Asliye hukuk mahkemeleri, kanunun özel bir mahkemeyi görevlendirmemiş olduğu durumlarda, dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın, aşağıdaki iki ana kategorideki davaları ele alır:
-Malvarlığına ilişkin davalar
-Kişisel haklara ilişkin davalar
Genel görevli mahkemeler olarak Sulh Hukuk ve Asliye Hukuk mahkemeleri, kanunla belirlenen sınırlar dahilinde görev yaparlar. Sulh hukuk mahkemelerinin yetki alanı kanunla sınırlı olup, bu sınırların dışında kalan davalar asliye hukuk mahkemeleri tarafından ele alınır.
Yeni Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre, asliye ticaret mahkemeleri ile asliye hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, iş bölümünden ziyade görev ilişkisine dönüştürülmüştür. Bu değişiklikle asliye ticaret mahkemeleri genel mahkeme statüsünden çıkarılarak özel mahkeme statüsüne geçmiştir.
Bir dava içinde farklı talepler veya dava arkadaşları söz konusu olduğunda ve bunlardan bazıları özel mahkeme, bazıları ise genel mahkeme tarafından görülecekse, dava tamamen özel mahkeme tarafından ele alınır. Bu ilke, yargısal kararlarda tutarlılıkla uygulanmaktadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu –K.2015/1232). Örneğin, bir trafik kazası sonucu sigorta şirketine ve araç sürücüsüne karşı açılacak davalar, birbirlerinin sonuçlarını etkileyebileceğinden, her iki dava da asliye ticaret mahkemesinde birlikte görülmelidir.
Asliye hukuk mahkemelerinin görev alanına giren bazı dava türleri şunlardır:
-Tapu iptali ve tescili
-El atmanın önlenmesi
-Geçit hakkı
-Üst hakkı
-Haksız işgal tazminatı veya ecrimisil
-Muhdesatın aidiyetinin tespiti
-Şufa hakkı (önalım)
-Zilyetliğin tespiti ve korunması
-Menfi tespit ve istirdat
-Alacak davaları
-Tapuya şerh konulması veya kaldırılması
-Maddi ve manevi tazminat
-Mirastan mal kaçırma
-Soy bağının düzeltilmesi ve babalık
-İtirazın iptali
-Kamulaştırmasız el atma
-Kamulaştırma nedeniyle tescil ve bedel
-Ad ve soyad değişikliği ile nüfus kaydının düzeltilmesi
-Mirasta tenkis
-Vasiyetnamenin iptali
-Miras sözleşmesinin iptali
-Mirasçılıktan çıkarma veya çıkarmanın iptali
-Mirasçılık belgesinin iptali
-Mirasta istihkak
-Derneğin feshi veya genel kurulun iptali
-Vakıflarla ilgili davalar
Bir asliye hukuk mahkemesinde dava açmak için, ilgili mahkemeye bir dava dilekçesi sunulur. Dava dilekçesinin mahkeme kayıtlarına geçtiği tarih itibarıyla dava resmi olarak açılmış kabul edilir. Her bir davalı için birer kopya eklenmek suretiyle dava dilekçesi hazırlanır ve mahkemeye teslim edilir (HMK m.118). Örnek olarak, iki davalıya karşı açılacak bir dava için üç adet dava dilekçesi hazırlanmalıdır.
Dava dilekçesi, görevli olduğu bölgedeki asliye hukuk mahkemesine teslim edilmelidir. Mesela, İstanbul’un Bahçelievler ilçesindeki bir mülkle ilgili tapu iptal ve tescil davası için, dilekçe Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesine verilmelidir çünkü Bahçelievler, Bakırköy yargı bölgesine dahildir.
Dava dilekçesi, davanın görüleceği yerin yargı çevresindeki Asliye Hukuk Mahkemesine sunulur. Hangi mahkemenin davayı ele alacağı, dosya dağıtım işlemi sonucunda kararlaştırılır. Tarafların, hangi mahkemenin davayı göreceğine dair bir tercih hakkı yoktur.
Asliye hukuk mahkemesine sunulan dava dilekçesi, belirli biçimsel şartlara uygun olmalıdır. Eğer dava dilekçesi bu şartlara uymuyorsa, dava usulüne uygun açılmamış sayılabilir veya bazı durumlarda reddedilebilir. HMK m.119’a göre, dava dilekçesinde aşağıdaki bilgiler yer almalıdır:
a) Mahkemenin tam adı. Örneğin, “İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi”.
b) Tarafların tam isimleri ve adresleri.
c) Davacının Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası. Davacının TC kimlik numarası dilekçede yer almak zorundadır, ancak davalının TC kimlik numarası zorunlu değildir.
ç) Eğer varsa, tarafların kanuni temsilcilerinin ve davacının avukatının isimleri ve adresleri.
d) Davanın konusu ve malvarlığına ilişkin davalarda, konunun parasal değeri.
e) Davacının iddialarının temelini oluşturan olayların detaylı bir özeti.
f) Her bir iddia için öne sürülen deliller. Örneğin, tanıklar, yazılı belgeler, diğer kurumlardan talep edilecek belgeler vb.
g) Hukuki gerekçeler. Dava dilekçesinde hukuki gerekçelere değinilmemesi, usuli bir eksiklik oluşturmaz.
ğ) Net bir şekilde ifade edilen talepler.
h) Davacının, varsa kanuni temsilcisinin veya avukatının imzası.
Asliye Hukuk Mahkemelerinde Yargılama Sürecinin İşleyişi
Asliye hukuk mahkemelerinde yargılama genellikle yazılı prosedürlerle yürütülür. Duruşmalar belirli zaman aralıklarında gerçekleşse de, dava sürecinin büyük bir kısmı yazılı belgeler üzerinden ilerler. Örnek vermek gerekirse, bir dava açıldığında, cevaplar ve deliller genellikle yazılı olarak mahkemeye sunulur.
Yargılama süreci, farklı aşamalardan oluşur ve her bir aşamada belirli prosedürler uygulanarak davanın ilerlemesi sağlanır. Tüm aşamalar tamamlandığında, mahkeme esas hakkında kararını verir. Asliye hukuk mahkemesinde yargılama süreci şu aşamalardan oluşur:
1) Dilekçe Teatisi Aşaması: Bu aşamada, davacının dava dilekçesi davalıya, davalının cevap dilekçesi ise davacıya iletilir. Her iki taraf da, karşı tarafın dilekçesine yanıt verme hakkına sahiptir. Taraflar, bu aşamada iddia ve savunmalarını genişletebilir veya değiştirebilirler. Örneğin, bir davacı, davalının cevap dilekçesine verdiği yanıtta, talep ettiği manevi tazminat miktarını artırabilir. Bu aşama sona erdikten sonra, tarafların anlaşması olmadan veya davanın düzeltilmesi (ıslah) yapılmadan iddia veya savunma genişletilemez.
2) Ön İnceleme Aşaması: Dilekçe teatisi tamamlandıktan sonra gerçekleşen ilk duruşma olan ön inceleme duruşmasında, hakim dava şartları ve ilk itirazlar hakkında karar vermek üzere tarafları dinleyebilir. Hakim, tarafların iddia ve savunmalarına dayanarak, üzerinde anlaşma sağlanan ve sağlanamayan noktaları belirler (HMK m.140/1). Bu duruşmada yapılan tespitler, sonraki tahkikat aşamasının temelini oluşturur.
3) Tahkikat Aşaması: Tahkikat aşamasında, iddia ve savunmalar detaylı bir şekilde incelenir. Mahkeme, delilleri değerlendirir ve davanın karara bağlanması için gerekli hazırlıkları yapar (HMK m.143). Gerekli görüldüğünde, mahkeme tarafları dinlemek üzere duruşmaya çağırabilir. Bu aşamada, daha önce toplanmamış deliller toplanır, bilirkişi raporları alınır ve tanıklar dinlenir. Tahkikat tamamlandığında, sözlü yargılama ve karar aşamasına geçilir.
4) Sözlü Yargılama ve Karar Aşaması: Sözlü yargılama aşamasında, tarafların son beyanları alınır ve mahkeme kararını verir (HMK m.186). Asliye hukuk mahkemesi, usul ve esasa ilişkin nihai kararıyla davayı sonlandırır. Nihai karar, yargılamanın son duruşmasında açıklanır ve taraflara duyurulur. Kararın gerekçesi, son duruşmada açıklanmamışsa, kararın duyurulduğu tarihten itibaren bir ay içinde yazılır.
Asliye hukuk mahkemesinde bir davanın sonuçlandırılma süresi, davanın niteliğine bağlı olarak değişiklik gösterir ve genellikle 1,5 ile 3 yıl arasında sürer.
Bir asliye hukuk mahkemesi görevsizlik kararı verdiğinde, bu kararla sadece dava dosyasının ilgili mahkemeye aktarılması gerektiğini belirtir; dosyayı kendiliğinden ilgili mahkemeye gönderme yetkisi yoktur.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 20. maddesi uyarınca, görevsizlik kararı kesinleştikten sonra iki haftalık süre içinde, taraflardan birinin kararı veren mahkemeye başvurarak dosyanın ilgili mahkemeye transferini talep etmesi zorunludur. Bu süre hak düşürücüdür ve mahkeme tarafından re’sen takip edilir. Eğer bu süre içinde talepte bulunulmazsa, asliye hukuk mahkemesi davanın açılmamış sayılmasına hükmedebilir.
Asliye hukuk mahkemesinin verdiği görevsizlik kararına karşı, kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içinde bölge adliye mahkemesine (istinaf mahkemesi) başvurulabilir. İstinaf mahkemesinin görev konusunda verdiği karar nihaidir.
Asliye hukuk mahkemesinin verdiği kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir. İstinaf, bir üst mahkemenin, asliye hukuk mahkemesinin kararını hem faktörler hem de hukuki yönlerden yeniden incelemesini sağlayan bir yargı yoludur. İstinaf başvurusu için süre, kararın taraflara usulüne uygun tebliğ edildiği tarihten itibaren iki haftadır. İstinaf başvurusu, kararı veren asliye hukuk mahkemesine sunulan bir dilekçe ile yapılır ve bu dilekçe bölge adliye mahkemesine iletilmek üzere verilir.
İstinaf başvurusu yapılabilmesi için kararın içerdiği malvarlığına ilişkin davanın değeri 28.250 TL’den fazla olmalıdır (HMK 341/2). Bu miktarın altındaki kararlar kesin kabul edilir ve 2024 yılı itibarıyla istinafa tabi tutulamaz.
Genel olarak, ara kararlara karşı istinaf başvurusu yapılamaz. Ancak, ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz gibi bazı ara kararlar, nihai kararı beklemeden istinafa konu olabilir (HMK 341/1).
Temyiz, istinaf mahkemesinin verdiği kararın hukukun doğru uygulanıp uygulanmadığı yönünden Yargıtay tarafından denetlenmesini sağlar. Asliye hukuk mahkemesi kararlarının temyize götürülmesi de mümkündür.
Temyiz için, istinaf mahkemesinin kararındaki miktar ve değer 378.290 TL’yi aşmalıdır (HMK 362/1-a). Bu değerin altındaki kararlar kesin kabul edilir ve 2024 yılı itibarıyla temyize açık değildir.
İhtiyati tedbir ve ihtiyati haciz gibi istinaf mahkemesi kararlarına karşı temyiz başvurusu yapılamaz.
Geçmez Hukuk Bürosu