Avukatlık, vekalet ilişkisi çerçevesinde yürütülen ve hukuki danışmanlık ile temsil yetkisini içeren bir meslek dalıdır. Avukatın sunduğu hukuki hizmetler, belirli bir ücret karşılığında ifa edilmektedir. Bu ücret, Avukatlık Kanunu ve ilgili mevzuat çerçevesinde belirlenmekte olup, avukat tarafından serbestçe tayin edilebilmektedir.
Avukatlık ücret tarifesi, Türkiye Barolar Birliği ve ilgili barolar tarafından belirlenmektedir. Avukatlık Kanunu’nun 168. maddesi, bu tarifenin oluşturulma sürecini detaylı bir şekilde düzenlemektedir:
“Baronun yönetim kurulları, her yıl Eylül ayı içerisinde, yargı yerlerindeki işlemler ile diğer işlemlerden alınacak avukatlık ücretinin asgarî hadlerini gösteren birer tarife hazırlayarak Türkiye Barolar Birliğine gönderirler. Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunca, baro yönetim kurullarının teklifleri de göz önüne alınmak suretiyle uygulanacak tarife o yılın Ekim ayı sonuna kadar hazırlanarak Adalet Bakanlığına gönderilir. Şu kadar ki hazırlanan tarifede; genel bütçeye, il özel idareleri, belediye ve köylere ait vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler ve bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin davalar ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarı maktu olarak belirlenir. Bu tarife Adalet Bakanlığına ulaştığı tarihten itibaren bir ay içinde Bakanlıkça karar verilmediği veya tarife onaylandığı takdirde kesinleşir. Ancak Adalet Bakanlığı uygun bulmadığı tarifeyi bir daha görüşülmek üzere, gösterdiği gerekçesiyle birlikte Türkiye Barolar Birliğine geri gönderir. Geri gönderilen bu tarife, Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunca üçte iki çoğunlukla aynen kabul edildiği takdirde onaylanmış, aksi halde onaylanmamış sayılır; sonuç Türkiye Barolar Birliği tarafından Adalet Bakanlığına bildirilir.”
Bu düzenleme çerçevesinde, avukatlık ücret tarifesi her yıl güncellenerek yürürlüğe girmektedir.
Avukatlık ücreti, avukatın mesleki emeğinin karşılığı olup, davanın sonucundan bağımsız olarak talep edilmektedir. Avukatlık Kanunu’nun 164. maddesi, vekalet ücretinin aidiyetini açıkça düzenlemektedir:
“Dava sonunda, kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek vekâlet ücreti avukata aittir. Bu ücret, iş sahibinin borcu nedeniyle takas ve mahsup edilemez, haczedilemez.”
Bu hüküm uyarınca, avukatlık ücreti kişisel bir hak niteliğinde olup, iş sahibinin mali durumu veya borçları sebebiyle üzerinde tasarrufta bulunulması mümkün değildir.
Avukatlık Kanunu uyarınca, avukatın herhangi bir hukuki danışmanlık veya dava takibini ücretsiz olarak yürütmesi mümkün değildir. Ücretsiz hukuki hizmet sunulması, aşağıda belirtilen hukuki ve mesleki sonuçları doğurmaktadır:
Disiplin Soruşturması: Avukat, mesleki kurallar gereği belirli bir ücret karşılığında hizmet vermek zorundadır. Ücretsiz vekalet hizmeti vermesi, disiplin suçu teşkil etmekte ve yaptırımlara tabi tutulmaktadır.
Vergilendirme Yükümlülüğü: Avukatın ücretsiz olarak dava yürütmesi, hukuki açıdan ücret almadığı anlamına gelmemekte, aksine vergisel yükümlülükleri devam etmektedir. Vergi mevzuatı gereği, avukatın sunduğu hizmetlerden elde ettiği kazanç vergilendirilmektedir.
Haksız Rekabet: Avukatın ücretsiz hizmet vermesi, meslek etiği açısından haksız rekabete neden olmaktadır. Bu durum, diğer meslektaşların ekonomik faaliyetlerini olumsuz etkilemekte ve rekabet ortamını bozucu bir etki yaratmaktadır.
Avukatlık ücreti, mesleki emeğin karşılığı olarak hukuki bir düzenlemeye tabi olup, serbestçe belirlenebilmekle birlikte, belirli sınırlar çerçevesinde şekillenmektedir. Avukatın, herhangi bir hukuki hizmeti ücretsiz sunması, meslek etiği ve mevzuat açısından yasaklanmış olup, disiplin soruşturması, vergilendirme yükümlülüğü ve haksız rekabet gibi sonuçlar doğurmaktadır. Bu çerçevede, avukatlık mesleğinin sürdürülebilirliği ve mesleki düzenin korunması açısından, belirlenen tarifelere uygun hareket edilmesi zorunludur.
Geçmez Hukuk Bürosu