Makaleler

Güveni Kötüye Kullanma ve Hırsızlık Suçları: Karşılaştırmalı Analiz ve Hukuki Boyutlar

Güveni Kötüye Kullanma ve Hırsızlık Suçları: Karşılaştırmalı Analiz ve Hukuki Boyutlar

Güveni Kötüye Kullanma ve Hırsızlık Suçları

Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) yer alan güveni kötüye kullanma suçu ve hırsızlık suçu, malvarlığına karşı işlenen suçlar arasında önemli bir yere sahiptir. Ancak bu iki suç arasında belirgin farklar bulunmaktadır.

1. Güveni Kötüye Kullanma Suçu

TCK madde 155’e göre güveni kötüye kullanma suçu şu şekilde tanımlanmaktadır:

  • TCK m. 155:
    • (1) Başkasına ait olup da, muhafaza etmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere zilyedliği kendisine devredilmiş olan mal üzerinde, kendisinin veya başkasının yararına olarak, zilyedliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunan veya bu devir olgusunu inkar eden kişi, şikayet üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır.
    • (2) Suçun, meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi halinde, bir yıldan yedi yıla kadar hapis ve üç bin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.

Özellikleri:

  • Fail, malın zilyetliğini önceden devralmış durumdadır.
  • Mağdur, malın zilyetliğini, malı muhafaza etmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile devretmiştir.
  • Fail, devredilen mal üzerinde, zilyetliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunmuşsa veya devir olgusunu inkar etmişse suç oluşmaktadır.

2. Hırsızlık Suçu

TCK madde 141’de düzenlenmiştir:

  • TCK m. 141:
    • Zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden alan kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir.

Özellikleri:

  • Fail, malın zilyedinin rızası olmadan malı alır.
  • Malın zilyetliğini devretmeden doğrudan alınması esas alınır.
  • Failin suçu işleme kastı en baştan vardır.

3. Farklar

  • Zilyetlik Durumu: Güveni kötüye kullanma suçunda, fail malın zilyetliğini devralmıştır; hırsızlıkta ise fail malın zilyedinin rızası olmadan hareket eder.
  • Suçun Oluşma Şekli: Güveni kötüye kullanma suçunda, mal üzerinde devredilen zilyetlik sınırları dışına çıkılması veya devrin inkarı gereklidir; hırsızlıkta ise malın bulunduğu yerden izinsiz alınması yeterlidir.
  • Malın Niteliği: Güveni kötüye kullanma suçu, taşınır ve taşınmaz malları kapsayabilirken, hırsızlık suçu yalnızca taşınır malları kapsar.

4. Yargıtay Kararları ile Örnekler

Bu iki suçun birbirleriyle karıştırılmaması gerektiğini gösteren Yargıtay kararları şu şekildedir:

  1. Güveni Kötüye Kullanma ve Hırsızlık Ayrımı:

    • Yargıtay Kararı: Sanığın, şikayetçiden bir görüşme yapıp iade etmek üzere geçici olarak aldığı cep telefonunu iade etmemesi durumunda, şikayetçinin cep telefonunu teslimde geçici de olsa zilyetliğinin devredilmediği ve bu nedenle eylemin hırsızlık suçunu oluşturduğu belirtilmiştir. (Yargıtay 13. CD, 29.05.2012, 2011/17163, 2012/12626)
  2. Hırsızlık Suçu:

    • Yargıtay Kararı: Cep telefonu bayi olan şikayetçinin dükkanına gelen sanığın, dükkan dışında yapılan pazarlık sırasında cep telefonunu alması durumunda, zilyetliğinin devredilmemesi nedeniyle eylemin hırsızlık suçunu oluşturacağı vurgulanmıştır. (Yargıtay 11. CD, 6.4.2010, 2008/9038, 2010/4162)

Sonuç

Güveni kötüye kullanma ve hırsızlık suçları, Türk Ceza Kanunu çerçevesinde malvarlığına karşı işlenen suçlar arasında önemli bir yere sahiptir. Her iki suçun işleniş biçimleri, failin niyetleri ve mağdurun rızası açısından ciddi farklılıklar barındırmaktadır. Bu nedenle, bu suçların her birinin hukuki nitelikleri ve sonuçları titizlikle değerlendirilmelidir.

Geçmez Hukuk Bürosu

Bilgi almak için
bizimle iletişime
geçebilirsiniz.