Koruma tedbirleri olarak adlandırılan; tutuklama, gözaltı, el koyma gibi tedbirler 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’na aykırı takdirde yapılırsa, bu fiile maruz kalan kişi tazminat davası açma hakkında sahiptir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 141. Maddesi, koruma tedbirleri nedeniyle tazminat durumunu düzenlemektedir.
Madde 141 – (1) Suç soruşturması veya kovuşturması sırasında;
a) Kanunlarda belirtilen koşullar dışında yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar verilen,
b) Kanunî gözaltı süresi içinde hâkim önüne çıkarılmayan,
c) Kanunî hakları hatırlatılmadan veya hatırlatılan haklarından yararlandırılma isteği yerine getirilmeden tutuklanan,
d) Kanuna uygun olarak tutuklandığı hâlde makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan ve bu süre içinde hakkında hüküm verilmeyen,
e) Kanuna uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen,
f) Mahkûm olup da gözaltı ve tutuklulukta geçirdiği süreleri, hükümlülük sürelerinden fazla olan veya işlediği suç için kanunda öngörülen cezanın sadece para cezası olması nedeniyle zorunlu olarak bu cezayla cezalandırılan,
–––––––––––––––– (1) 24/11/2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanunun 28 inci maddesiyle, bu fıkrada yer alan “mahkeme” ibaresi “hâkim” şeklinde değiştirilmiştir.
g) Yakalama veya tutuklama nedenleri ve haklarındaki suçlamalar kendilerine, yazıyla veya bunun hemen olanaklı bulunmadığı hâllerde sözle açıklanmayan,
h) Yakalanmaları veya tutuklanmaları yakınlarına bildirilmeyen,
i) Hakkındaki arama kararı ölçüsüz bir şekilde gerçekleştirilen,
j) Eşyasına veya diğer malvarlığı değerlerine, koşulları oluşmadığı halde elkonulan veya korunması için gerekli tedbirler alınmayan ya da eşyası veya diğer malvarlığı değerleri amaç dışı kullanılan veya zamanında geri verilmeyen,
k) (Ek: 11/4/2013-6459/17 md.) Yakalama veya tutuklama işlemine karşı Kanunda öngörülen başvuru imkânlarından yararlandırılmayan, Kişiler, maddî ve manevî her türlü zararlarını, Devletten isteyebilirler.
(2) Birinci fıkranın (e) ve (f) bentlerinde belirtilen kararları veren merciler, ilgiliye tazminat hakları bulunduğunu bildirirler ve bu husus verilen karara geçirilir.
(3) (Ek:18/6/2014-6545/70 md.) Birinci fıkrada yazan hâller dışında, suç soruşturması veya kovuşturması sırasında kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk hâlleri de dâhil olmak üzere hâkimler ve Cumhuriyet savcılarının verdikleri kararlar veya yaptıkları işlemler nedeniyle tazminat davaları ancak Devlet aleyhine açılabilir.
(4) (Ek:18/6/2014-6545/70 md.) Devlet, ödediği tazminattan dolayı görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle görevini kötüye kullanan hâkimler ve Cumhuriyet savcılarına bir yıl içinde rücu eder.)
Bu madde ile belirtildiği gibi, herhangi bir suçun soruşturulması yahut kovuşturulması aşamasında başvurulan koruma tedbirlerinin kişiyi mağdur ettiği durumlarda yasa, mağdur kişiye tazminat davası açma hakkı tanımaktadır.
-Kanunda belirtilen koşullar dışında yakalanan, tutuklanan veya hakkında tutukluğunun devamına karar verilenler,
-Kanunlarda belirtilen gözaltı süresi içerisinde hakim karşısında çıkarılmayanlar,
-Kanuni hakları hatırlatılmadan veya bu hakların kullanılmasına imkan tanınmadan tutuklananlar,
-Eşyası veya diğer mal varlıklarına gerekli koşullar oluşmadığı halde el konulan veya bunların korunmasının sağlanmaması durumunda mağdur kişiler,
-Haklarındaki suçlamaların yazılı veya sözlü olarak bildirilmediği kişiler,
-Yakalanmaları veya suçlanmaları yakınlarına bildirilmeyenler,
-Hakkındaki arama kararı ölçüsüz bir biçimde gerçekleştirilenler,
-Mahkûm olup da gözaltı ve tutuklulukta geçirdiği süreleri, hükümlülük sürelerinden fazla olan veya işlediği suç için kanunda öngörülen cezanın sadece para cezası olması nedeniyle zorunlu olarak bu cezayla cezalandırılanlar, (Örneğin 3 ay hapis cezası alan kişi, infaz kanununa göre 2 ay cezaevinde kalmalıdır. Kişi 6 ay tutuklu kaldıysa, fazladan tutukluluk süreci olan 4 ay için haksız tutuklama tazminat davası açabilir.)
-Kanuna uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen kişiler de haksız tutuklama tazminat davası açma hakkına sahiptir.
Ancak genel itibariyle “kovuşturmaya yer olmadığına dair karar” neticesinde beraat eden şahıslar, haksız gözaltı, haksız tutuklama veya haksız el koyma sebebiyle uğradıkları zarar için maddi ve manevi tazminat davaları açmaktadır.
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 142. Maddesi başlıkta belirtilen iki hususa açıklık getirmektedir.
Zamanaşımı süresi bu maddeyle; “kararın kesinleştiğinin davacıya tebliği” anından itibaren 3 ay ve her halükarda kararın kesinleşmesinden itibaren 1 yıl olarak belirlenmiştir.
Madde 142 – (1) Karar veya hükümlerin kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her hâlde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat isteminde bulunulabilir.
Haksız koruma tedbirlerinden dolayı bu eylemlere maruz kalan kişi tarafından açılacak davaya ağır ceza mahkemeleri tarafından bakılır.
(2) İstem, zarara uğrayanın oturduğu yer ağır ceza mahkemesinde ve eğer o yer ağır ceza mahkemesi tazminat konusu işlemle ilişkili ise ve aynı yerde başka bir ağır ceza dairesi yoksa, en yakın yer ağır ceza mahkemesinde karara bağlanır.
Davacının dilekçesinde; açık kimlik ve adresinin, zarara uğradığı işlemin ve zararın nitelik ve niceliğinin belgesinin bulunması gerekmektedir.
Dava, ağır ceza mahkemelerinde görülse de, uygulamada sunulan evraklar çerçevesinde bir hukuk mahkemesi gibi işleniyor denilebilir. Yani sunulan evraklar ve iddiaların ispatı, tazminat miktarının hesaplanmasında önem arz etmektedir.
Dilekçede bulunan bilgi ve belgenin yetersizliği durumunda mahkeme davacıya 1 ay ek süre tanır. Bu 1 ay içerisinde yeniden hazırlanan dilekçenin de mahkeme tarafından yetersiz bulunması durumunda dilekçe, itiraza açık bir şekilde reddolunur.
Haksız tutuklama nedeniyle tazminat davalarında, davacının tutukluğu kaldığı süre belirlenir. Tazminat miktarı davacının tutuklu kaldığı süredeki asgari ücret üzerinden hesaplanır. Tazminatı talep eden kişi 16 yaşının altındaysa, kişinin tutuklu kaldığı süreçte 16 yaşının altındaki şahıslara uygulanan asgari ücret miktarından bir hesaplama yapılır.
Tazminat davası açacak olan kişinin, dilekçesinde kendi kimlik ve adres bilgilerini, uğradığı zararın ve bu zararın boyutlarının belgelerini sunması zorunludur.
Bu tür davalar ağır ceza mahkemelerinde görülse de, sunulan belgelerin değerlendirilmesi bir hukuk mahkemesindeki gibi yürütülür. Sunulan belgeler ve iddiaların doğruluğunun kanıtlanması, tazminat tutarının hesaplanmasında kritik bir rol oynar.
Eğer dilekçede yer alan bilgi ve belgeler yetersizse, mahkeme davacıya ek süre verebilir. Bu ek süre içinde sunulan yeni dilekçe de yetersiz bulunursa, mahkeme dilekçeyi itiraz edilebilir bir kararla reddedebilir.
Haksız tutuklama sebebiyle açılan tazminat davalarında, davacının ne kadar süre tutuklu kaldığı hesaplanır. Tazminat tutarı, davacının tutuklu geçirdiği süre boyunca geçerli olan asgari ücret üzerinden belirlenir. Eğer tazminat talep eden kişi 16 yaşın altındaysa, bu kişinin tutuklu geçirdiği süre boyunca 16 yaş altı bireyler için belirlenen asgari ücret üzerinden bir hesaplama yapılır.
Geçmez Hukuk Bürosu