İşyerinde veya işin yürütümü sırasında ortaya çıkan kalp krizlerinin, Yargıtay tarafından iş kazası kapsamında değerlendirilmesi önemlidir. Bu değerlendirmede, sigortalı kişinin, işverenin veya iş yerinde bulunan diğer kişilerin kusur durumu belirleyici olmamakla birlikte, kusur durumu iş kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat açısından önem taşır.
Maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabilmek için iş yerinde meydana gelen kalp krizinde işverenin veya iş yerindeki üçüncü kişilerin kusurunun bulunması gereklidir. Başka bir deyişle, işverenin kusurunun veya en azından ihmalinin bulunmaması durumunda, kalp krizi nedeniyle zarar gören sigortalının tazminat hakkı bulunmamaktadır.
Kalp krizi sonucu ölüm gerçekleşmesi durumunda ise, işverenin veya işyerindeki üçüncü kişilerin kusurunun bulunmaması halinde, hak sahipleri işverene karşı maddi ve manevi tazminat talebinde bulunamazlar.
Her iki durumda da meydana gelen olay iş kazası olarak değerlendirilmekte olup, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) bağlamında ölen kişinin yakınlarına aylık bağlanacağı gibi, cismani zarara uğrayan kişi için tedavi giderleri karşılanacak ve Geçici İş Göremezlik Ödeneği gibi yardımlar sağlanacaktır.
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi - Karar No: 2013/3429, Tarih: 25.12.2012
YARGITAY İLAMI
Davacılar : 1-S.G. 2-A.G. 3-T.G.
Davalı : 1-Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı
Davacılar, murislerinin ölümü ile sonuçlanan olayın, iş kazası olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilâmında belirtildiği şekilde davanın reddine karar vermiştir. Hükmün, davacılar avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi Dr. Dilek Doğantarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacılar, murislerininkalp krizi sonucu ölümüyle sonuçlanan olayın, iş kazası olduğunun tespitini istemiş; Mahkemece, işyerinde geçirilen kalp krizi sonucugerçekleşen ölüm olayının meydana gelmesinde dış etkinin bulunmadığı, buna göre, olayın iş kazası olarak nitelendirilemeyeceği gerekçesi ile, davanın reddine karar verilmiştir.
Uyuşmazlık konusu dönemde yürürlükte bulunan ve davanın yasal dayanaklarından biri 5510 sayılı Kanunun 13.maddesine göre iş kazası; “Madde 13- İş kazası; a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada, b)(Değişik bend:17.04.2008-5754 S.K./8.mad) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle, c) Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda, …. meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özüre uğratan olaydır.” şeklinde tanımlanmıştır. Olayın, işkazası olarak kabul edilebilmesi için; olaya, maruz kalan kişinin 5510sayılı Kanunun 4. maddesi anlamında sigortalı olması, olayın, 5510 sayılı Kanunun 13. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak belirtilen hal ve durumlardan birinde meydana gelmesikoşuldur.Başkabir anlatımla, olayın, iş kazası sayılabilmesi için iki koşulun birlikte gerçekleşmesi zorunludur. Taraflar arasında, sigortalının, kalp krizi geçirdiği tarihteki çalışmasının hizmet sözleşmesine dayalı olduğu, ölümle sonuçlanan olayın, kalp krizi sonrasında meydana geldiği konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Hukuk Genel Kurulunun 13.10.2004 tarih ve 2004/21-529 Esas, 2004/527 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; “… yasanın iş kazasını sigortalıyı zarara uğratan olay biçiminde nitelendirmiş olması illiyet (nedensellik) bağını iş kazasının bir unsuru olarak ele almayı gerektirmiştir. Ne var ki, burada aranan “uygun illiyet (nedensellik) bağı” olup, bu da yasanın aradığı hal ve durumlardan herhangi birinde gerçekleşme olgusu ile sonucun birbiriyle örtüşmesi olarak anlaşılmalı, yasada olmadığı halde, herhangi başkaca kısıtlayıcı bir koşulun varlığı aranmamalıdır. Kısacası; anılan yasal düzenleme, sosyal güvenlik hukuku ilkeleri içinde değerlendirilmeli; maddede yer alan herhangi bir hale uygunluk varsa zararlandırıcı sigorta olayının kaynağının işçi olup olmaması ya da ortaya çıkmasındaki diğer etkenlerin değerlendirilmesinde dar bir yoruma gidilmemelidir…”
Yukarıda belirtilen hukuki ve fiili durumlar ışığında, somut olayda, sigortalının, işyerinde çalışırken geçirdiği kalp krizi sonrasında, bedence arızaya uğradığı veöldüğü hususu gözetildiğinde, olayın iş kazası olduğunun kabulü gerekir. O hâlde, davacılarvekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,temyiz harcının istek halinde davacılara iadesine, 27.12.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Geçmez Hukuk Bürosu