Kadastro, taşınmazların sınırlarını ve sahiplerini belirleyerek tapu siciline kaydetme işlemidir. Kadastro teknisyenleri, kadastro çalışmaları tamamlandıktan sonra, kadastro tutanaklarını taşınmazların ada ve parsel numaralarına göre, maliklerin ad veya soyadları ile birlikte, tutanağa eklenen belgelerin sayısını ve itirazlı olanlarını gösteren iki nüsha cetvel ile birlikte kadastro müdürüne teslim eder.
Kadastro tespitinin ardından, tutanağın ilan edilmesi şartıyla bir süre askıda kalır. Eğer tutanağa itiraz edilirse, bu itiraz dilekçesi verilerek Kadastro Mahkemeleri’nde dava açılması mümkündür. İtiraz süresi içinde tutanağa itiraz edilmezse, tutanak kesinleşmiş sayılır. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12. maddesinin 1. fıkrası, “30 günlük ilan süresi geçtikten sonra, dava açılmayan kadastro tutanaklarına ait sınırlandırma ve tespitler kesinleşir” hükmünü içermektedir.
Kadastro Kanunu’nun 12. maddesinin 2. fıkrası, “Kadastro müdürü tarafından onaylanarak kesinleşen tutanaklar ile kadastro mahkemesinin kesinleşmiş kararları; kesinleşme tarihleri tescil tarihi olarak gösterilmek suretiyle en geç 3 ay içinde tapu kütüklerine kaydedilir” şeklinde düzenlenmiştir.
Tüm tutanakların aynı gün içinde tescil edilmesi her zaman mümkün olmayabilir. Bu durum, fiili olarak yapılan tescil kayıtlarının esas alınmasının uygulamada birçok soruna yol açabileceğini göstermektedir. Örneğin, bazı tutanakların kesinleştiği tarihten 3-4 yıl sonra sicile kaydedildiği durumlarla karşılaşılmaktadır. Bu durumu dikkate alan kanun koyucu, tutanağın kesinleşme tarihini, tapu sicilinde işlem yapılmamış olsa dahi tescil tarihi olarak kabul etmiştir.
Kadastro Kanunu’nun 12. maddesinin 3. fıkrasında, “Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz” ifadesi yer almaktadır. (Ek cümle: 25/2/2009- 5841/2 md.; İptal: Anayasa Mahkemesi’nin 12/5/2011 tarihli ve E.: 2009/31, K.: 2011/77 sayılı Kararı ile.) Kadastro kesinleştikten sonra 10 yıllık süre içinde açılacak davalar arasında, Kadastro Kanunu’nda belirtilmemekle birlikte, Türk Medeni Kanunu’nun 1025. maddesi uyarınca açılacak tapu kütüğünün düzeltilmesi davası, aynı Kanun’un 638. maddesinde düzenlenen mülkiyet (istihkak) davası ve el atmanın önlenmesi davaları da sayılmalıdır.
Kadastro tutanaklarının kesinleşmesi, kadastro işleminin de kesinleşmiş sayılması anlamına gelir. Tutanak, kadastro müdürü tarafından onaylandıktan sonra tapu siciline kaydedilir ve kadastro tutanağı, hukuken aksi ispatlanması gereken bir belge niteliği kazanır. Kadastroya dayanarak oluşturulan tapu sicilleri, aksi hükmen sabit oluncaya kadar geçerliliğini korur.
Geçmez Hukuk Bürosu