Masumiyet karinesi, ceza hukukunun temel ilkelerinden biridir ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde şöyle tanımlanmıştır: “Bir suç ile itham edilen herkes, suçluluğu yasal olarak sabit oluncaya kadar masum sayılır.” Bu ilke, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 38. maddesinin 4. fıkrasında da yer alarak benzer bir şekilde vurgulanmaktadır. Bu maddelere göre, kimse hükmen suçlu olduğu kesinleşinceye kadar suçlu olarak kabul edilemez.
Bir kişinin suçlu sayılabilmesi için, suçunun somut delillerle ispat edilmesi ve yargılama sonucunda mahkumiyet hükmü verilmesi gerekmektedir. Yani, mahkeme suçlu olduğuna dair kesin bir hüküm vermeden kimse suçlu olarak ilan edilemez. Masumiyet karinesi ile kişi, suçluluğu ispatlanana kadar suçsuz sayılmaktadır.
Şüpheden sanık yararlanır ilkesi, masumiyet karinesine paralel bir ilke olarak ortaya çıkmaktadır. Bu ilke, suçun işlenip işlenmediği konusunda en ufak bir tereddüt duyulması durumunda, bu tereddütün sanık lehine yorumlanması gerektiğini belirtir.
Anayasa Mahkemesi’nin 20.03.2014 tarihli 2013/500 başvuru numaralı kararında masumiyet karinesinin adil yargılanma hakkının en önemli güvencelerinden biri olduğu belirtilmektedir. Kararın önemli noktaları:
Mahkeme kararları veya kamu görevlilerinin ifadelerinde sarf edilen sözlerin, masumiyet karinesini ihlal etmemesi için dikkatli olunması gerektiği vurgulanmaktadır.
Yargıtay’ın bir kararı, masumiyet karinesi ve şüpheden sanık yararlanır ilkesinin önemini ortaya koymaktadır:
“Ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden biri, 'şüpheden sanık yararlanır' ilkesidir. Bu ilkenin özünde, sanığın cezalandırılmasında herhangi bir kuşkunun sanık lehine değerlendirilmesi gerektiği yer almaktadır. Ceza mahkûmiyeti, toplanan kanıtların bir kısmına dayanarak değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır.”
Bu bağlamda, ceza yargılamasında mahkûmiyet kararı, her türlü kuşkudan uzak bir kesinliğe dayanmalıdır. Delillerin hukuka uygun olarak elde edilmiş, gerçekçi ve olayın ayrıntılarını yansıtan nitelikte olması gerektiği ifade edilmiştir.
Masumiyet karinesi ve şüpheden sanık yararlanır ilkesi, bireylerin haklarını koruma ve adaletin sağlanması açısından büyük önem taşımaktadır. Bu ilkeler, ceza yargılamasının adil ve tarafsız bir şekilde yürütülmesini sağlayarak, bireylerin suçsuzluklarının güvence altına alınmasına yardımcı olmaktadır.
Geçmez Hukuk Bürosu