Makaleler

Meşru Müdafaada Sınırın Aşılması: Hukuki Çerçeve ve Sonuçları

Meşru Müdafaada Sınırın Aşılması: Hukuki Çerçeve ve Sonuçları

Meşru Müdafada Sınırın Aşılması

Daha önceki bir yazımızda meşru müdafayı detaylı bir şekilde ele almıştık (Bkz. İlgili Yazımız…). Bu yazıda ise meşru müdafada sınırların aşılması konusunu inceleyeceğiz.

Meşru müdafada sınırların aşılması, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (“TCK”) 27/2 maddesinde şu şekilde ifade edilmiştir: “Meşru savunmada sınırın aşılması mazur görülebilecek bir heyecan, korku ve telaştan ileri gelmiş ise faile ceza verilmez.”

Meşru Müdafanın Şartları

Meşru müdafanın hukuka uygunluk sebebi olabilmesi için aşağıdaki şartların sağlanması gerekmektedir:

  1. Saldırının Bulunması: Bir saldırı olmalıdır.
  2. Saldırının Haksız Olması: Gerçekleştirilen saldırı, haksız bir eylem olmalıdır.
  3. Saldırının Bir Hakka Yönelik Olması: Saldırının, bir hakka yönelik olması şarttır.
  4. Saldırının Halen Mevcut Olması: Saldırının, devam etmekte olması gerekmektedir.
  5. Savunmada Zorunluluk Bulunması: Savunma yapmanın zorunlu hale gelmesi önemlidir.
  6. Saldırı ile Savunma Arasında Oran Bulunması: Saldırı ile savunma arasında bir orantı bulunmalıdır.
  7. Savunmanın Saldırıya ve Saldırana Karşı Yapılması: Savunma, doğrudan saldırıya ve saldırana karşı yapılmalıdır.

Saldırı ile savunma arasında olması gereken orantılılık ilkesi, iki açıdan değerlendirilir: araçlar ve yararlar. Saldırana karşı kullanılan araçların ölçülü olmaması ya da savunulan hakkın zarar görmesi durumunda, meşru savunmada sınırın aşıldığı kabul edilir. Bu nedenle meşru savunmanın, “ölçülülük” ilkesine uygun olması gerekmektedir.

Meşru savunmada sınırın aşılması durumunda faile ceza verilmemesi için aşağıdaki şartların gerçekleşmesi gerekir:

  1. Korunabilecek bir hakkın bulunması,
  2. Saldırı koşullarının mevcut olması,
  3. Savunma lehine ölçülülük şartının ihlal edilerek sınırın aşılması,
  4. Sınırın aşılmasının, mazur görülebilecek bir heyecan, korku veya telaşla ilgili olması.

Bu şartlar değerlendirildiğinde, maruz kalınan bir saldırı karşısında kişinin korku, heyecan ve telaş nedeniyle davranışlarını kontrol edemediği durumlar kabul edilmektedir. Dolayısıyla, belirleyici olan faktör, maruz kalınan saldırının bireyin psikolojik durumu üzerindeki etkisidir.

Yargıtay Kararı

Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2013/1-26 esas ve 2013/150 karar numaralı bir kararında, olay şöyle açıklanmaktadır:

“…Yatak odasına gittiğinde elbise dolabının içine saklanmış ve bir kolu dışarıda kalmış maktulü fark edip dolaptan çıkması için uyardığını, eşine ‘polisi aradın mı?’ diye sorduğunda maktulün dolaptan aniden çıkıp yüzünü aksi tarafa çevirerek pencereye doğru kaçtığını, bu sırada heyecanla bıçağına bir kez vurduğunu, yaralama ya da öldürme kastı olmaksızın rastgele hamle yaptığını, kaçmaya çalışan maktulün dizini pencere camına çarptığını ve pencereden atladıktan sonra reklam panosuna çarparak yere düştüğünü, aşağıya inip komşulara haber vererek ambulans çağrılmasını sağladığını beyan ettiği … 5237 sayılı TCK’nın 27. maddesinin 2. fıkrasında, hukuka uygunluk nedenlerinden sadece meşru müdafaa için sınırın aşılmasına ilişkin özel bir düzenleme öngörülmüştür. Buna göre bu hükmün uygulanabilmesi için; 1- Meşru müdafaa ile korunabilecek bir hakkın bulunması, 2- Saldırıya ilişkin şartların var olması, 3- Savunmaya ilişkin şartlardan ‘ölçülülük ya da orantılılık’ şartının, savunma lehine ihlal edilmesi suretiyle sınırın aşılması, 4- Sınırın aşılmasının mazur görülebilecek bir heyecan, korku veya telaştan ileri gelmesi gerekmektedir. … Elbise dolabında saklanan, daha sonra doğrudan kaçmak için pencereye yönelen maktulün sanığa yönelik herhangi bir hamlesinin de olmadığı olayda mazur görülebilecek bir korku, panik ya da heyecanın tesiri ile meşru müdafaada sınırın aşılmasından söz edilemeyeceğinden, 5237 sayılı TCK’nın 27. maddesinin 2. fıkrasının uygulanma şartlarının oluştuğu söylenemeyecektir.”

Geçmez Hukuk Bürosu

Bilgi almak için
bizimle iletişime
geçebilirsiniz.