Sulh hukuk mahkemeleri, özel hukuk alanındaki belirli dava türlerine bakmakla yükümlü, genel mahkeme sınıflandırmasında yer alan ve her adliye bölgesinde bulunması zorunlu olan tek hakimli mahkemelerdir (5235 sayılı Kanun m.4). Bu mahkemeler, asliye hukuk mahkemeleri ile birlikte genel mahkemeler kategorisinde değerlendirilir.
Özel hukuk davalarını ele alan mahkemeler şu şekilde iki ana gruba ayrılır:
Genel Mahkemeler:
-Asliye hukuk mahkemesi,
-Sulh hukuk mahkemesi,
Özel Mahkemeler:
-Asliye Ticaret Mahkemesi,
-Tüketici Mahkemesi,
-Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi,
-Aile Mahkemesi,
-Kadastro Mahkemesi,
-İş Mahkemesi vb.
Asliye hukuk mahkemesi ve sulh hukuk mahkemesi, özel hukuk uyuşmazlıklarına bakma yetkisiyle donatılmış temel genel mahkemelerdir. Asliye hukuk mahkemesi ana görevli mahkeme olarak tanımlanırken, sulh hukuk mahkemesinin görev alanı daha çok istisnai durumları kapsar. Bir kanun maddesiyle açıkça sulh hukuk mahkemesinin yetkili olduğu belirtilmeyen her türlü dava ve işlem asliye hukuk mahkemesinde görülür. Eğer bir uyuşmazlık türü için kanunla özel bir mahkemenin yetkili olduğu belirtilmişse, o uyuşmazlığın çözümü için görevli mahkeme, kanunla belirlenen o özel mahkemedir.
Sulh hukuk mahkemeleri, dava konusunun maddi değeri ne olursa olsun, aşağıdaki durumlarda görev alır (6100 sayılı HMK m.4):
Çekişmesiz yargı işleri (HMK m.383). HMK m.282’de belirtilen çekişmesiz yargı işleri genellikle sulh hukuk mahkemeleri tarafından yürütülür.
-Arabuluculuk sonucunda oluşturulan anlaşma metnine icra edilebilirlik kazandırılması,
-Arabuluculuk bürosunun yetkisine itiraz edilmesi ve bu konuda karar verilmesi (7036 sayılı Kanun m.3/9),
-Arabuluculuk büroları, Hâkimler ve Savcılar Kurulu tarafından atanan sulh hukuk hâkiminin denetiminde çalışır. Arabuluculuk bürosunun bulunmadığı yerlerde, bu görev sulh hukuk mahkemesi yazı işleri müdürlüğü tarafından yürütülür (7036 sayılı Kanun m.28/3),
-Kiralanan gayrimenkullerin tahliyesi ve kira ilişkisinden doğan alacaklar da dahil olmak üzere ilgili tüm uyuşmazlıklar,
-Taşınır ve taşınmaz malların paylaşımı ve ortaklığın giderilmesi ile ilgili davalar,
-Yalnızca zilyetliğin korunmasına yönelik davalar,
-6100 sayılı HMK ve diğer kanunlarla sulh hukuk mahkemesinin veya hâkiminin görevlendirildiği diğer davalar.
Birbiriyle bağlantılı davalarda, bazı dava arkadaşları veya talepler için özel mahkeme, diğerleri için genel mahkeme yetkiliyse, dava tamamen özel mahkemede görülür. Bu ilke, yargısal uygulamalarda tutarlılıkla benimsenmiştir (Yargıtay HGK – Karar: 2015/1232).
Farklı özel mahkemelerin yetkili olduğu durumlarda, dava açılan mahkeme bu özel mahkemelerden biriyse, dava o mahkemede görülmelidir. Eğer dava genel mahkemede açılmışsa ve birden fazla özel mahkeme yetkiliyse, hukuki ilişkinin ağırlığına göre yetkili özel mahkemede dava görülmek üzere görevsizlik kararı verilmelidir. Talepler hem asliye hukuk mahkemesinin hem de sulh hukuk mahkemesinin yetki alanına giriyorsa, dava asliye hukuk mahkemesinde görülmelidir.
Sulh hukuk mahkemeleri, aşağıda belirtilen özel hukuk davalarını yargılamakla sorumludur:
-Kat mülkiyeti ile ilgili uyuşmazlıklar,
-Ortak mülkiyetin sonlandırılması davaları,
-Kiracının tahliye edilmesi davaları,
-Kira ilişkisine dayalı tespit davaları,
-Kira bedelinin güncellenmesi davaları,
-Kira kontratının feshedilmesi,
-Miras bırakanın mallarının belirlenmesi davaları,
-Miras ortaklığı için temsilci atanması,
-Mirasın reddi ile ilgili davalar,
-Mirasın borç yükü altında olduğunun belirlenmesi davaları,
-Kayyım atanması ve kayyımlıkla ilgili diğer davalar,
-Vasi atanması veya vasinin görevden alınması davaları,
-Vasiyetnamenin açılması davaları,
-Zilyetliğin korunması davaları (Eğer zilyetliğin tespiti ile birlikte açılırsa, görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi olacaktır).
-Arabuluculuk sonucu elde edilen anlaşmanın icra edilebilirlik kazanması,
-Çocukların mallarının korunması ile ilgili davalar.
Sulh hukuk mahkemesi, görevsizlik kararı aldığında, dava dosyasının ilgili mahkemeye gönderilmesine hükmeder ancak dosyayı kendiliğinden ilgili mahkemeye gönderemez.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 20. maddesine göre; taraflardan biri, görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren iki hafta içinde, kararı veren mahkemeye başvurarak dava dosyasının ilgili mahkemeye gönderilmesini talep etmelidir. Bu süre hak düşürücüdür ve mahkeme tarafından kendiliğinden dikkate alınır. Eğer bu süre içinde ilgili mahkemeye gönderilmesi için başvuru yapılmazsa, sulh hukuk mahkemesi davanın açılmamış sayılmasına karar verebilir.
Sulh hukuk mahkemesinin görevsizlik kararına karşı, iki hafta içinde bölge adliye mahkemesine itiraz edilebilir. Bölge adliye mahkemesinin görevle ilgili verdiği karar kesindir.
Sulh hukuk mahkemesinin kararlarına, istinaf yoluyla itiraz edilebilir. İstinaf, bir üst mahkemenin, sulh hukuk mahkemesinin verdiği kararı hem faktörel hem de hukuki açıdan yeniden incelemesini sağlar. İstinaf başvurusu süresi, kararın taraflara usulüne uygun tebliğ edildiği tarihten itibaren iki haftadır ve bölge adliye mahkemesine yönlendirilmek üzere, karara itiraz eden taraf tarafından sulh hukuk mahkemesine sunulur.
Sulh hukuk mahkemesinin kararlarına istinaf yoluyla itiraz edilebilmesi için şu koşulların sağlanması gerekir:
İtiraz edilen asliye ticaret mahkemesi kararındaki malvarlığı davasının değeri 28.250 TL’den fazla olmalıdır (HMK 341/2). 28.250 TL’den az olan kararlar kesin olduğu için itiraz edilemez (2024 yılı için).
Genel olarak ara kararlara itiraz edilemez. Ancak, ihtiyati tedbir ve ihtiyati haczin uygulanması gibi kararlar, ara karar olmalarına rağmen, son kararı beklemeden itiraz edilebilir (HMK 341/1).
Genellikle, sulh hukuk mahkemesi kararlarına ilişkin istinaf mahkemesi kararları kesindir ve bu kararlara temyiz yoluyla itiraz edilemez. Temyiz, istinaf incelemesi sonucunda verilen kararın, hukukun doğru uygulanıp uygulanmadığını denetleyen bir itiraz yoludur.
Sulh hukuk mahkemeleri, kira sözleşmesinden kaynaklanan ve temyiz edilebilir nitelikteki alacak davaları dışında, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 4. maddesinde belirtilen dava türlerine ve özel kanunlarca belirlenen diğer dava türlerine bakar. Bu davaların istinaf mahkemesi kararları nihai olup, Yargıtay nezdinde temyiz edilemez.
Kira sözleşmesinden doğan ve temyiz edilebilir alacak davaları için sulh hukuk mahkemesi kararlarının aşağıdaki kriterleri karşılaması gerekir:
Temyize konu olan istinaf mahkemesi kararındaki miktar veya değer 378.290 TL üzerinde olmalıdır (HMK 362/1-a). 378.290 TL altındaki istinaf mahkemesi kararları kesin nitelikte olduğundan, bunlara karşı temyiz başvurusunda bulunulamaz (2023 yılı için).
İstinaf mahkemesinin ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz gibi kararlarına karşı temyiz başvurusu yapılamaz. Bu tür kararlar, sonuç kararı beklemeden temyiz edilemezler.
Geçmez Hukuk Bürosu