Ceza Hukuku, toplumun huzurunu ve refahını artırmayı, kamu düzenini sağlamayı hedefleyen bir hukuk dalıdır. Bu hedeflerin gerçekleştirilmesinde belirli kuralların benimsenmesi büyük bir önem taşımaktadır. Ceza Hukuku, aynı zamanda bireylerin güvencelerini de sağlamalıdır. Bu bağlamda, suçta ve cezada kanunilik ilkesi önemli bir yere sahiptir.
Kanunilik ilkesi, "kanunsuz ceza olmaz" prensibi ile özetlenebilir. Bu ilke, devletin keyfi bir şekilde cezalandırma yapmasını engellemek için benimsenmiştir. Yani, kanunlarda suç olarak tanımlanmayan bir eylem gerekçe gösterilerek kimse cezalandırılamaz. Bu durum, yargı organlarının keyfi uygulamalarını önlemek ve hukukun üstünlüğünü sağlamak amacıyla kritik bir öneme sahiptir.
Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 2. maddesinde bu ilke net bir şekilde ifade edilmiştir:
“Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz. İdarenin düzenleyici işlemleriyle suç ve ceza konulamaz. Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.”
Bu madde, hukuk devleti ilkesi gereği, bireylerin haklarını korumak ve yasaların belirlediği sınırlar içinde hareket edilmesini sağlamak açısından hayati bir rol oynamaktadır.
Kanunilik ilkesinin bir diğer önemli unsuru, kanunların geriye yürümeme ilkesidir. Bu ilke, bir kişinin eyleminin işlendiği zaman suç olarak kabul edilmemesi durumunda, ilerleyen günlerde o eylemin suç haline getirilmesinin o kişi için cezai bir sonuç doğurmayacağı anlamına gelir. Ancak, kanunun geriye yürümesi, yalnızca kişinin lehine sonuç doğurması durumunda mümkündür.
Kanunilik ilkesinin uygulamalarını somutlaştırmak adına, Yargıtay 6. Ceza Dairesi’nin bir kararına yer verelim:
Ceza Hukuku, bireylerin haklarını korumak ve devletin keyfi uygulamalarını engellemek için kanunilik ilkesine sıkı bir şekilde bağlı kalmak zorundadır. Bu ilke, hem suçların tanımında hem de ceza uygulamalarında önemli bir denge unsuru sağlamaktadır. Kamu düzeninin korunması, bireylerin güvenliğini sağlamak ve adaletin tecellisi için bu tür ilkelerin geçerliliği büyük bir önem taşımaktadır.
Geçmez Hukuk Bürosu