Teşebbüs, failin, işlemeyi kastettiği bir suçu gerçekleştirmek için elverişli hareketlerle icraata başlamasına rağmen, kendi iradesi dışındaki nedenler nedeniyle bu hareketleri tamamlayamaması durumunu ifade eder. Türk Ceza Kanunu’nun (“TCK”) 35. maddesinde, “Kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur” şeklinde belirtilmiştir. Suça teşebbüs halinde, failin sebep olduğu zarar veya tehlikenin ağırlığına göre, hapis cezası indirimleri uygulanır.
Örneğin, bir kişi öldürme amacıyla silahı mağdurun kafasına doğrulttuğunda, ancak silahın tutukluk yapması sebebiyle eylemini tamamlayamazsa, kasten öldürmeye teşebbüs suçundan sorumlu tutulur. Ancak failin, fiilinin icrasına elverişli hareketlerle başlaması gerektiği unutulmamalıdır. Eğer bir kişi oyuncak tabancayı mağdura doğrultursa ve polis tarafından müdahale edilirse, bu durumda oyuncak tabancayla bir kişinin öldürülmesi mümkün olmadığından, teşebbüs aşamasına ulaşılmış olmaz.
Teşebbüsün tespiti açısından önemli bir başka nokta, icra hareketleri ile hazırlık hareketleri arasında bir ayrım yapmaktır. Türk Ceza Kanunu, hazırlık hareketlerini cezalandırmazken, icra hareketleri yukarıda belirtildiği gibi diğer şartlar sağlandığında faile isnat edilebilir.
Bu ayrımın netleştirilmesi için Yargıtay 13. Ceza Dairesi’nin ilgili kararları önemlidir. Örneğin, bir sanığın hırsızlık amacıyla apartmana girmesi ancak henüz bir daireye girmeden yakalanması durumunda, hırsızlık suçunun unsurları oluşmamış sayılabilir. Bu durumda, sanığın hazırlık aşamasında kaldığı ve henüz icra hareketlerine başlamadığı kabul edilir.
Teşebbüsle ilgili önemli bir başka konu da gönüllü vazgeçmedir. TCK’nin 36. maddesi, “Fail, suçun icra hareketlerinden gönüllü vazgeçer veya kendi çabalarıyla suçun tamamlanmasını veya neticenin gerçekleşmesini önlerse, teşebbüsten dolayı cezalandırılmaz” şeklinde hüküm altına alınmıştır. Gönüllü vazgeçme, failin icra hareketlerini özgür iradesiyle sonlandırması durumunu ifade eder.
Gönüllü vazgeçme, failin daha önce gerçekleştirdiği hareketlerin başlı başına bir suç oluşturması durumunda bile, bu hareketlerin neticesinin failin iradesiyle önlenmesi halinde uygulanabilir. Örneğin, bir fail öldürme saikiyle yaraladığı mağduru hastaneye yetiştirdiğinde, kasten öldürmeye teşebbüs suçundan değil, kasten yaralama suçundan sorumlu tutulabilir.
Gönüllü vazgeçme konusunun somut olarak anlaşılabilmesi için Yargıtay 1. Ceza Dairesi’nin kararını incelemek faydalı olacaktır. Örneğin, bir failin tartışma sonucunda mağdurunu bıçakla yaralayıp, ardından hastaneye götürmesi durumunda, failin eylemi tamamlanmış olmasına rağmen gönüllü vazgeçme durumunun dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir.
Geçmez Hukuk Bürosu