Vatandaşlık hukuku kapsamında vatandaşlık kavramı, farklı terimlerle ifade edilebilir; bu terimler arasında yurttaşlık, uyrukluk ve tabiiyet gibi kelimeler yer alır. Her ne kadar bu terimlerin çoğu benzer anlamlar taşısa da, vatandaşlık ve tabiiyet arasında farklılıklar bulunmaktadır. Vatandaşlık, bir bireyle devlet arasındaki hukuki ve siyasi bağı temsil ederken, tabiiyet ise bir birey veya şey (örneğin, hava araçları, gemiler) ile devlet arasındaki siyasi ve hukuki bağı ifade eder. Bu nedenle, tabiiyet daha geniş bir kavram olup, vatandaşlığı da kapsar, ancak bu iki kavramın her zaman eş anlamlı olarak kullanılması doğru değildir.
Hukuk literatüründe vatandaşlık için evrensel olarak kabul edilen bir tanım bulunmamaktadır. Nomer, vatandaşlık kavramının tanımlanmasındaki zorluğun, kavramın niteliği ve kapsamının tüm insanlar tarafından kabul edilebilecek bir tanıma henüz ulaşmamış olmasından kaynaklandığını belirtir.
En basit haliyle, vatandaşlık, bir birey ile devlet arasındaki hukuki ve siyasi bağı tanımlar. Türk hukukunda ise vatandaşlık, Türk Vatandaşlığı Kanunu'nun (TVK) 3. maddesinde, "Türk vatandaşı, Türkiye Cumhuriyeti Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan kişiyi ifade eder" şeklinde tanımlanmıştır.
5901 Sayılı Kanun’un Hazırlanma Süreci ve Gerekçeleri
403 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra yapılan değişiklikler ve eleştiriler, Kanun’un güncel versiyonuna yansımıştır. Bu süreç, 403 sayılı Kanun’un güncellenmesi ve modernize edilmesi gerektiğini ortaya koymuş ve bu durum, 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun oluşturulmasına zemin hazırlamıştır.
İçişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan TVK tasarısı, ilk olarak 7 Nisan 2006 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulmuştur. Ancak, tasarı o dönemde kadük kalmış ve daha sonra 8 Kasım 2007 tarihinde yeniden TBMM’ye sunulmuştur. TBMM’de çeşitli komisyonlarda incelenen tasarı, nihayetinde İçişleri Komisyonu tarafından kabul edilerek yeni bir tasarı metni olarak TBMM Başkanlığına sunulmuştur.
Tasarının genel gerekçesi, vatandaşlık kanununda neden yeni bir düzenleme yapılması gerektiğini açıklamaktadır. 403 sayılı Kanun’un sistematiğinde meydana gelen bozulmalar ve küreselleşme sürecinde vatandaşlık hukukunda yaşanan değişimler, yeni bir düzenleme ihtiyacını doğurmuştur. Ayrıca, Anayasa’nın 66. maddesinde yapılan değişiklikler ve Türk Medeni Kanunu ile uyum sağlama gerekliliği de bu süreçte dikkate alınmıştır.
5901 Sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun Genel İlkeleri
5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu, çok vatandaşlık durumlarını yasaklamamaktadır. Tek vatandaşlık ilkesinin etkisini yitirmesi, çok vatandaşlık durumlarının kabul edilmesinde rol oynamıştır. Avrupa Vatandaşlık Sözleşmesi de, çok vatandaşlık durumlarının önlenmesi yerine, bu durumların doğurabileceği sorunların çözümüne odaklanmıştır.
403 sayılı Kanun’da yer alan vatandaşlık kazanma sistemi, 5901 sayılı Kanun ile değiştirilmiştir. Yeni sistem, çağdaş yaklaşımlar doğrultusunda şekillendirilmiş ve vatandaşlığın kazanılması doğumla veya sonradan olmak üzere iki başlık altında düzenlenmiştir.
Evlilik Yoluyla Türk Vatandaşlığı Kazanma Sürecindeki Değişiklikler
5901 sayılı Kanun, evlilik yoluyla vatandaşlık kazanma sürecinde bazı yenilikler getirmiştir. En önemli değişikliklerden biri, evlenme yoluyla Türk vatandaşlığı kazanmanın yetkili makam kararı ile gerçekleştirilen bir süreç olarak düzenlenmesidir. Ayrıca, eski kanunda yer alan Türk vatandaşıyla evlenmiş olma şartı, 5901 sayılı Kanun’da yer almamıştır.
Evlilik yoluyla Türk vatandaşlığı kazanma başvurusunda bulunan kişinin eşi öldüğünde, sağ kalan eşin başvurusunda aile birliği içinde yaşama şartının aranmadığı, yeni kanunla getirilmiş bir yeniliktir. Ancak bu durum, bazı hukukçular tarafından eleştirilmiş ve üç yıllık evlilik süresini tamamlamış eşlerin bu düzenlemeden yararlanmaları gerektiği savunulmuştur.
Evlilik Yoluyla Türk Vatandaşlığını Kazanma Süreci
5901 sayılı Kanun’un 16. maddesi, evlilik yoluyla Türk vatandaşlığının kazanılması sürecini düzenlemektedir. Kanuna göre, en az üç yıldır bir Türk vatandaşıyla evli olan ve bu evliliği sürdüren yabancılar, Türk vatandaşlığına başvurabilirler. Başvuru sahiplerinden "aile birliği içinde yaşama, evlilik birliğiyle bağdaşmayacak bir faaliyette bulunmama, milli güvenlik ve kamu düzeni açısından engel teşkil etmeme" gibi şartlar aranmaktadır.
Evlilik yoluyla Türk vatandaşlığı kazanmak için, TVK’nın 16. maddesinde belirtilen şartların yerine getirilmesi gerekmektedir. Bu şartlar aşağıda detaylandırılmaktadır:
TVK’ya göre, bir Türk vatandaşı ile en az üç yıldır evli olan yabancılar, evlilik yoluyla Türk vatandaşlığına başvurabilirler. Bu evliliğin Türk hukukuna uygun olması ve hukuken geçerli sayılması şarttır. Evliliğin geçerliliği, tarafların şahsi durumlarıyla ilgili olan MÖHUK hükümlerine göre değerlendirilir.
Evlilik yoluyla Türk vatandaşlığı kazanmak için, başvuru sahibinin aile birliği içinde yaşıyor olması gerekmektedir. Bu şart, evliliğin yalnızca vatandaşlık amacıyla değil, gerçek bir birliktelik niyetiyle kurulduğunu doğrulamak için aranır.
Başvuru sahibi, evlilik birliğiyle bağdaşmayan herhangi bir faaliyette bulunmamalıdır. Bu durum, il emniyet müdürlüğü tarafından yapılacak araştırma ile belirlenir. TVKUY, "fuhuş yapmak, fuhşa aracılık etmek gibi davranışlar"ın bu kapsamda değerlendirileceğini belirtir.
Başvuru sahibi, milli güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek bir duruma sahip olmamalıdır. Milli güvenlik ve kamu düzeni kavramları, devletin devamlılığını ve toplumun huzurunu koruma amacıyla önemli kabul edilen değerleri temsil eder. Bu şart, başvuru sahibinin Türk vatandaşlığına kabul edilmesinde önemli bir kriterdir.
Sonuç olarak, Türk vatandaşlığının evlenme yoluyla kazanılması süreci, hem hukuki hem de pratik açıdan belirli kurallara ve şartlara tabidir. TVK, bu sürecin daha şeffaf ve sistematik bir şekilde yürütülmesini sağlamakta ve Türk vatandaşlığına geçişi düzenleyen kapsamlı bir çerçeve sunmaktadır. Bu düzenlemeler, hem vatandaşlık hukukunun evrimine katkıda bulunmakta hem de uluslararası standartlarla uyum sağlamak amacı taşımaktadır. Türk vatandaşlığının evlenme yoluyla kazanılması süreci, hukuki bilgi ve deneyim gerektiren bir süreçtir. Bu nedenle profesyonel bir avukattan destek almak, sürecin düzgün ve başarılı bir şekilde tamamlanması için en doğru tercih olacaktır. Avukatınızın rehberliğinde, başvuru sürecinin her aşamasında güvenli ve etkili bir şekilde ilerleyebilirsiniz.
Geçmez Hukuk Bürosu