Günümüzde yapay döllenme teknikleri, teknoloji ve çağdaş bilimin ilerlemesiyle daha fazla tercih edilmeye başlanmıştır. Bu yöntemlerin artışı, biyoetik ve hukuki açıdan çeşitli tartışmaları beraberinde getirmektedir. Çocuğun soybağı, mirasçılık, velayet ve kişilik hakları gibi konular, bu gelişmelerin etkilediği hukuki alanlar arasında yer almaktadır.
Türkiye'de yapay döllenme ve taşıyıcı annelik konusunda yasal düzenlemeler sınırlı olup, 30.09.2014 tarihinde yürürlüğe giren Üremeye Yardımcı Tedavi Uygulamaları ve Üremeye Yardımcı Tedavi Merkezleri Hakkında Yönetmelik (ÜYTE), bu konudaki en güncel mevzuat olarak kabul edilmektedir. Yönetmeliğin amacı, yalnızca çocuk sahibi olamayan evli çiftlerin yapay döllenme yoluyla çocuk sahibi olmalarını düzenlemek olup, evlilik dışı yapay döllenme ve taşıyıcı annelik yasaklanmıştır.
Yönetmelikte, yalnızca evli çiftlerin üreme hücrelerinin kullanılmasına izin verilmiş, donör kullanımı ve embriyo transferi yasaklanmıştır. Bu yasaklara aykırı hareket eden merkezlerin ruhsatları iptal edilmekte ve ilgili kişiler hakkında adli işlem başlatılmaktadır. Ayrıca, Avrupa Konseyi'nin 01.11.2004 tarihinde yürürlüğe giren Biyoloji ve Tıbbın Uygulanması Bakımından İnsan Hakları ve İnsan Haysiyetinin Korunması Sözleşmesi, yapay döllenme ve taşıyıcı annelik konularında Türkiye’de yeni bir yasal düzenleme gerekliliğini ortaya koymaktadır.
Yapay döllenme genel olarak homolog ve heterolog olarak ikiye ayrılmaktadır:
Taşıyıcı annelik, başka bir kadının rahmine dışarıda döllenen embriyonun yerleştirilmesiyle gerçekleştirilen bir yöntemdir. Türkiye'de ahlaki nedenlerle yasal olarak geçerli kabul edilmemekte ve taşıyıcı annelik sözleşmeleri geçersiz sayılmaktadır. Ancak bu tür bir uygulama gerçekleştirildiğinde, soybağı hukuku açısından çeşitli problemler yaşanabilir:
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, taşıyıcı annelik tedavisi ile doğan çocukların yasal durumlarının, uluslararası hukuk ve ulusal mevzuat arasındaki farklılıklar nedeniyle nasıl ele alınması gerektiğine dair önemli kararlar vermiştir. Mahkeme, yurtdışında yasal olarak tesis edilen ebeveyn-çocuk ilişkilerinin Fransa'da tanınmaması durumunu ele almış ve çocukların yüksek çıkarlarının ihlali kararına varmıştır.
Türkiye’de taşıyıcı annelik ve yapay döllenme ile ilgili mevcut mevzuat eksiklikleri ve hukuki belirsizlikler devam etmektedir. Bu konuda yapılacak yasal düzenlemeler ve doktrindeki tartışmaların giderilmesi, hukuki netlik ve etik uygunluk açısından önem arz etmektedir.
Geçmez Hukuk Bürosu